Çıkarlar söz konusu olduğunda insanlar en iyi çıkarı elde edebilmek için elinden gelenin en iyisi neyse onu yapmaya çalışırlar. Belki vicdanınız sizi bir nebze de olsa alıkoymak ister ama bir kere başlayınca bazı şeyler yokuş aşağı gider ve olaylara istesen de istemesen de hız vermiş olursun.
Bu durumda her kişinin kendi potansiyeli vardır. Buna bağlı olarak kişilerin, hedeflerine giderken uyguladıkları, sahip oldukları özgüven ve buna ilave olarak onları kamçılayan hırsları vardır. Her kişinin sahip olduğu bu kavramlar aynı ölçüde olmayabilir ve bu gayet normaldir. Bu durum sizi daha az kötü yapabilir ya da daha kötü.
İsteyerek daha öz kötü olmayabilirsiniz. Ama elinizden gelenin en iyisi bu olduğu için sizi her zaman en çok çıkar ve kar sağlayan kişi noktasına ulaştıramaz. Alınan sonuçlar diğer insanlar tarafından öğrenildiğinde ve bu sonuçlara ulaşan çıkarcı kişilerin denediği yollar göz önünde bulundurulduğunda bir kişi mutlaka en kötü olur. Siz en kötü olmayı amaçlasanız da bazı konularda ki yetersizliğiniz sizi daha az kötü yapar. İstemeseniz de kötünün iyisi olursunuz.
Bunu günümüze ve bulunduğumuz hayat şartlarına uyarlayacak olursak bir seçimde bir yarışta ve ya rekabet ortamı bulunan her ortamda bu durumla karşı karşıya kalırız. Artık tarafsızlık iyi niyetli olmak söz konusu olmadığı için herkes kendi çıkarının peşinde. Biz ise bu durumu daha az zarar görebileceğimiz kişiyi yani kötünün iyisini seçerek atlatmaya çalışırız.
Günümüzde bunu çok duyarız, artık iyi siyasetçi, iyi elçi, iyi temsilci vb. görmek çok ender bir durum oldu. Biz de alternatif seçeneklere yöneliriz. Ve bu da hayatımızın bir parçası olan kötünün iyisi kavramıdır.
Aslında en kötü olan, size en çok zararı vermiş olan kişi ve kişiler olmasa kötünün iyisi olarak adlandırdığımız kişi ve kişiler en kötü konumuna yükselir. Ya da daha iyi bir fırsat bulduklarında en çok çıkar için sınırları zorlarlar ve en kötü olurlar. Bu fırsatı da biz, kötünün iyisi(ehvenişer) adlı başlık altında onlara tanımış oluruz.
Biz karşımızdaki kötüleri kaldırmak ve ya onlara karşı dik durmak yerine başkalarından medet ummaya alışmış bir ruh halindeyiz. Buna cesaretimiz olmadığı için ezilmeyi hor görülmeyi engellemek bize göre imkansız olduğu için seçimimiz kötünün iyisi olur. Daha az eziyet daha az kötülük.
Mantık olarak diğer durumla karşılaştırıldığında fena gelmiyor olabilir ama her zaman ezilmiş insanlar için ve geleceği hakkında en küçük umudu olmayan kişiler için geçerli bir durumdur.
Kötü her zaman kötüdür. Daha az ya da daha çok olması bu durumu göz ardı etmemize sebep olmamalı.