“Birisinin ölmesini umarsızca istiyorsan, senin için birinin hayatı o kadar basitse bir klavye uzaklığındaysa, sende ölmeyi hak ediyorsundur. Böylece dünyada ne kadar kötülük olsa da sadece iyilikle karşılık veren insanlar kalır.” (Black Mirror, Hated in The Nation)
Gelecekte hukukun belirleyicisi bir sosyal medya uygulaması olacak deselerdi buna kim inanırdı…
Black Mirror dizisinin bir bölümünde insanlar oluşturdukları hashtaglerle bir linç başlatıp, belirledikleri kişinin ölmesini sağlıyorlardı. Katil ise, nesli tükenmiş arıların yerine oluşturulmuş olan robot arılardı. Bu arıların hacklenmesi ile birlikte seri katile dönüşmüş ufak, yapay, görünüşü ne kadar sahte olursa olsun, bıraktığı izin gerçek olduğu bir sistem. Bu distopik hikayenin Türkiye’de olumlu bir işlev sağlayacağını kim bilebilirdi?
Elbette Türkiye’de arılar katil görevi görmüyor. Ama oluşturulan hashtagler sayesinde birçok adaletsizlik, aslında adaletin belirleyici unsurunun görevinin ne olduğunu hatırlatıyor ve yerine getirilmesini sağlıyor.
Bu hashtaglere ne kadar mention gelirse işleyiş ve cezai yaptırım hızla harekete geçiyor. Bu inanılmaz! Geçtiğimiz günlerde 80 yaşındaki bir teyzeye tecavüz etmeye kalkışan sapkın kişiye hiç ceza verilememesinin üzerine, açılan hashtagle ceza verilmesi bu inanılmaz haberlerin en ürkütücüleri arasında yerini çoktan aldı. Özellikle, kadın cinayetleri Twitter’da açılan hashtagler sayesinde duyuldu. Çocuk istismarlarının haberleri Twitter’da yaygınlaştıktan sonra gerçek, hukuki bir yaptırım uygulanmaya başlandı. Peki, bu insanlar yaşananlara hiç tepki vermeseydi, adalet nasıl yerini bulacaktı? Doğruların üstü sürekli kapanırken, kadın cinayetleri her geçen gün artarken ve hala tatmin etmeyen cezalar uygulanırken, şöyle arkamıza yaslanıp güvendeyiz diyebilir miyiz?
Teşekkür etmemiz gerekenler kimler? Bizlere belirli hukuk, eşitlik, adalet, özgürlük hakları tanıyan ve bu kuralları sonuna kadar savunacağı, denetleyeceği vaadini veren devlet mi? Yoksa Twitter’da oluşturulan hashtagler mi? Siz karar verin…