Bridgerton bir dönem draması olabilir. Ancak çok akıllıca bir nedenden ötürü Ariana Grande, Billie Eilish ve Taylor Swift’in şarkılarının cover’larını içeriyor.
Netflix’in Bridgerton’ı, Pride & Prejudice’ın benzerlerini ve estetiğini birleştiriyor. Ancak Shondaland tarafından sağlanan, son pop şarkılarının birkaç cover’ı ve bir modern parça da dahil olmak üzere daha modern görünümlü bir karışım oluyor. Peki dizi neden diğerleri arasında Billie Eilish, Taylor Swift ve Maroon 5 şarkılarının Regency versiyonlarını içeriyor? Her şey Bridgerton’ın ilerici fikirleriyle ilgili.
Bridgerton’ın ilk sezonu Kris Bowers’ın olağanüstü, duygusal bir skorunun yanı sıra, şüphesiz ikinci bir sezonla devam edecek. Ariana Grande’nin “thank u, next”, Maroon 5’in “Girls Like You”, Shawn Mendes’in “In My Blood”, Billie Eilish’in “ba guy”, Celeste’nin “Strange” ve Taylor Swift’in “Wildest Dreams” şarkılarını içeriyor. Onlar kusursuz bir şekilde gözlemlenen döneme uygun cover’lar. Bu durum onu diğer dönem rakiplerinden ayırmak için büyük bir ayrıntı ekliyor.
Tipik olarak, böyle bir şovun baştan sona modern şarkıları kullanmasını veya daha geleneksel bir müziğe bağlı kalmasını bekleyebilirsiniz. Ama Bridgerton neden her ikisini birlikte tercih etti? Cover’lar aslında dizinin geleneksel olmadığının basit bir göstergesi olarak işliyor. Tıpkı bilinçli olarak çeşitli oyuncu kadrosu gibi, Netflix’in Bridgerton’unun amacı da bu tür bir dizinin olağan mecazlarına karşı bir meydan okuma olarak kullanması. Feminist, ilerici, hatta meydan okuyan ve kraliyet tarzında modern müzik kullanmak akıllıca bir referans.
Bridgerton Dizisinin Konusu
Bridgerton, özellikle romantik hikayelerinde bazı Regency (İngiliz Naipliği) drama kinayelerini pekiştiriyor. Kocası Kral George III’ün hastalığı sayesinde tahtta geçen Kraliçe Charlotte’in idareyi ataerkil değil de anaerkil bir sistemle yönetmesini görüyoruz. Tonun içindeki ve çevresindeki en güçlü figürlerin her biri kadındır: Kraliçe, Leydi Danbury (Kraliçe bile bir noktada emir alır) ve Lady Whistledown gerçek güç oyuncularıdır. Kilit erkek karakterler ise daha fazla olarak sunulma eğilimindedir, duygusal ve hatta bazen daha histerik olarak.
Bu tersine çevirme düzen dizide yaşanan tüm olayların temelini oluşturuyor. Bridgerton dizisindeki karakter çeşitliliği de bu tersine dünyanın etkisiyle şekilleniyor. Kraliçe Charlotte’a aşık olan kral sayesinde, bu Regency toplumunda Siyah karakterlerin ayrıcalık konumlarına sahip oldukları ortaya çıktığında ırksal çeşitlilik açık bir şekilde ele alınmıştır.
Bridgerton ‘un müzik seçimleri, izleyicinin arkasında modern duyguların olduğu bir Regency hikayesini izlediğini her seferinde hatırlatır. Shonda Rhimes’ın prodüksiyonu, zaman zaman güçlü bir feminist unsurla tipik olarak beklediğinizden daha zorlu olmaya çalışıyor.