Deli Gibi Yükselen Dolar ve Google’da Yükselemeyen Biz
Deli Gibi Yükselen Dolar ve Google’da Yükselemeyen Biz
Blog Mezarlığı Haline Gelen Google
Ben Nicolas. Bloglarla tanışmam 2009 senesinde gerçekleşti. O zaman tabi ne Blogcu biliyorum ne de Blogger. Rap müzik için aramalarda gördüğüm bir bloga girdim. Henüz blogdur sitedir tam anlamıyla bir alakam olmadığı için bilgim de yok denecek kadar azdı. Sonrasında ister istemez girdiğim blogu incelemeye başladım. Sonuçta her blog sitesi üye kazanmak adına ücretsiz blog açın blog sahibi olun reklamları yaptığı için blog sahibi olmam uzun sürmedi.
Devamında o dönemde müzik blogları revaçta olduğu için bende müzik, video klip içerikli bir blog açtım. Tabi blog nedir Google daki yeri nedir bilmediğim için herkesin blogu nasıl ziyaretçi alıyorsa bende benim açtığım blogda ziyaretçi alır diye düşünüyordum ama işler öyle olmuyormuş. Deli gibi içerik giriyorum yayınlıyorum derken bir gün blogu Google da sorgulattığımda sonuç alamadım. Kendi kendime şu olur bu olur diye düşünüp yayınladığım hiçbir şey aslında Google tarafından onaylanan bir durum olmadığı için Google da sıralamaya çıkamamıştım.
Biraz araştırdıktan sonra Google ın aradığı şartları buldum. Ne gibi durumlara önem verdiği içeriklerde neyin olması neyin olmaması gerektiğini anladım. Çoğu sitede “SEO” bu başlık hakkında yazılara rastlayabilirsiniz. Çoğunuz da bu konuya aşinasınızdır. “Arama motoru optimizasyonu, web sitelerini arama motorlarının daha rahat bir şekilde anlayabilmesine “taramasına” olanak sağlayacak şekilde arama motorlarının kriterlerine uygun hale getirilerek “web sitesinin optimize edilmesi” hedeflenen anahtar kelimelere ait arama moturu aramalarında yükseltilmesidir.” Vikipedia’daki karşılığı budur.
Bu durumu daha öncelerden bilmediğim için başlığın hangi uzunlukta olması gerektiğini ya da içeriğin derinliği ve uzunluğu hakkında bilgi sahibi olmadığımdan kendime sıralamada yer bulamadım. Bu da benim için biraz heves kırıcı oldu. Bu durumu tersine çevirmek adına başlık ve içeriklerimde ne gibi iyileştirmeler yapabilirim ve istediğim ziyaretçi sayısına ulaşabilirim diye araştırmalar yaparken o dönemlerde Bloggum.com’un Türkiye’den girişleri yasaklandı. Bunun neden olduğunu bilmiyorum. Daha yeni yeni bu mecrayı tanımaya çalışan biri olarak bir anda tamam anladığım dediğim noktada uğradığım ikinci şok oldu bu. Hevesle bir işe kalkışıyorsunuz sonrasında size yaptığınız işi artık yapamayacağınız söyleniyor, garip bir durum değil mi? Tam da bu oldu.
Artık bloggum.com defteri benim için kapanmıştı. Bloggum’un kapanması bu sefer Blogcu.com u keşfetmeme neden oldu. Bu sefer blogcu üzerinden blog açı yayın yapıyordum. Ama Blogcu istediğim özelliklere sahip bir blog sistemi değildi. Alıştığım arayüzden ve gelişmişlikten uzak bir yapısı vardı. Blogcu ile maceramda uzun sürmedi.
Ve en sonunda Blogger.com yani Blogspot.com uzantısıyla Blogger ile tanıştım. Blogcu’dan sonra bana ilaç gibi gelmişti. Artık Blogger üzerinden blog açıyordum ve yazılarımı Blogger üzerinden giriyordum. Tabi bunları yaparken de Google’ın işleyişini hala tam kavrayamamıştım anlaşılan. Çünkü yine istediğim yerde değildim. Google’ın bir nevi benden istediği özgün bir tema, özgün içerik ve sahip olduğum blogu güncel tutmamdı. O aralar maymun iştahlı olduğum için yazıları bir anda yazıp bir anda reaksiyon almak istiyordum. Ama işler benim istediğim gibi yürümüyordu ve bu yüzden hevesim kırılıyordu. En sonunda bu durumu kendimce kavradım diye düşünüyorum. Devamında adsense hesabı açtım ve bloglarımdan para kazanmaya bile başlamıştım. İçeriklerim görüntülenme alıyor bloglarım aramalarda üst sıralarda çıkıyordu. Bu verdiğim emeğin karşılığıyla ve üstüne de çok olmasa bile Google adsense hesabımdan para kazanıyordum. Üniversite öğrencisi olduğum için o dönem çoğu şey yapılabilir gibi geliyordu. Bu yüzden farklı şeylere yöneldim. Bu yönelme yüzünden blog yazma görüş açımdan çıkmıştı. Bloglarım güncellikten uzaklaşınca hem ziyaretçi sayım hem de Google adsense hitlerim azalmıştı. Devamında ise görüntülenmeler sıfıra inmişti. Bunlar olunca Google adsense bloglarıma reklam vermeyi bıraktı. Artık reklam görüntülenmesi almayı bırakın Google adsense hesabımdaki reklamları hiçbir yerde yayınlayamıyorum. Bu sorunu yaşayan bir tek ben değilmişim. Çünkü Google forumlara baktığımda çoğu kişi bunu yaşamış. Aslında bu gerekli bir durum. Bazen Blogspot.com başlığı altında sıralanmış bloglara bakıyorum en son yazı tarihi 2011, 2012, 2013 … Bazen aklıma yeni bir blog açmak düşündüğüm fikir altında yazı yazmak geliyor.
Tam istediğim şeyi yapacağımı düşünürken istediğim blog adını sorgulattığımda bu blog adının daha önce alındığını görüyorum. Merak edip bloga baktığımda blogun sadece açıldığını ve hiç yazı girilmediğine tanık oluyorum. Sırf isim güzel diye ismi kendi adlarına kayıt ettirmişler ama asla yazı girmemişler. Bu yüzden onlarca blog adı kullanım dışı olarak duruyor. Google da bunun gibi bir sürü bloga rastlayabilirsiniz. Resmen Google blog mezarlığına dönüşmüş. Başkası almasın diye alınan alan adları sadece olur da bir gün yazı yazmaya karar verirsem cebimde dursun diye kayıt ettirilmiş. Böyle saçmalık olabilir mi? Yazı yazılmıyor içerik paylaşılmıyor ama gel gör ki blog başkasına ait şekilde yıllardır sabit şekilde duruyor. Yeni fikirler yeni paylaşımlar için heveslenen bir bloger olduğunuzu düşünün ve istediğiniz alan adı daha önce başkası tarafından alınmış ve hiç kullanılmamış şekilde yıllardır beklediğini gördüğünüzde ister istemez bir parça burukluk yaşıyorsunuz. Eğer tam olarak kesinleşmiş bir fikriniz ve bunun doğrultusunda bir hedefiniz yoksa gereksiz şekilde bir alan adı tescillemeyin. Eğer hedefiniz var ve yazı yazıyorsanız bu açtığınız blogda. Google’ın gözettiği kuralları da göz ardı etmeyin hevesiniz kaçmasın. Blogunuzda yazacağınız yazıların makalelerin uzunluğuna derinliğine dikkat edin. Görsellerle yazdığınız yazılar arasında bir bağlantı olsun. Başlıklarınız içeriği anlatsın ve başlığınızı kısa tutun. Makale yazıyorsanız eğer makalenizi 500 kelimeden uzun bir şekilde hazırlayın. İçerik olarak asla kopyala-yapıştır yapmayın. Fikirlerinizde özgün olun ve bu durumu yazılarınıza yansıtın. Her gün olmasa da her hafta 1 veya 2 içerik girmeye gayret gösterin. Bu durumları göz önünde tutup yazılarınızı ve makalelerinizi bu şartlar içinde yazarsanız istediğiniz noktadan daha iyi yerlere bile gelebilirsiniz. Tabii ki bu durum sizin fikirlerinizin ve düşüncelerinizin özgünlüğüyle olur. Kendinizde dikkat edin. Yazımı okuduğunuz için teşekkürler. İyi bloglar dilerim.